8 Mayıs 2012 Salı

yılmaz erdoğan Yandaştır

yılmaz özdoğan denen kişiden süper ötesi açıklamalar gelmiş, adama helal olsun! gerçekten geç kalmıştı kendi çapındaki sanat açılımlarına! Hatta işi ileri götürüp olayı dini açılım yapmaya dahi getirdi... Sormak lazım  şahsa kilise çanları da saat başı çalıyor kaç filmde duyuldu? Yada vizontele serilerinde ezan okutturduda bizmi yasakladık? Tamamen iktidar güçlerine yaranmak için söylenmiş bir takım saçma fikirler... Yaptığı ahlaksızlık ancak kendisini bağlar!
Bu dakikadan sonra kendisinden samanyolu tv kanal 7 için falan dini yapımlar bekliyoruz! Mümkünse bütün başı açık kadınları OROSPU tüm içki içenleri de GAVAT olarak göstersin! Adı geçen medya kuruluşları bu tarz prodüksiyonlar da üzerilerine yok!
Saçmalamada ihanette üzerine yok!
Onlar bir tarihte toplanıp sözlüklerinin tamamını değiştirmediler. Kelimelerinin hepsini değiştirip herkesin kendini yabancı hissettiği bir alanda yeniden kendilerini tanımlamadılar. Dolayısıyla o geleneksel bağ kopmadı 
Şu saydırdığı cümle için bile yılmaz özdoğan vatan haini işbirlikçi yandaş yakıştırmasına adaylıktan direk üyeliğe geçer! Cumhuriyet iran-arap kelimelerinden kurtulmak - öz türkçe ye geçebilmek adına bir takım değişiklikler yaptı! Bunu da geçtik, bir gecede harf inkılabı oldu! Peki bu nasıl bukadar basit oldu?
Sebebi: okur-yazar erkeklerde yüzde sekiz  kadınlarda binde 10 civarlarında olduğundan; kısacası sorun yaratacak okur yazar - en önemlisi kitap vs olmadığından sorun olmadı... Bakalım arşivlere neyimiz var? Kaç aile 3 göbek gerisine gidebiliyor? Cumhuriyetmi sorumlusu? Utanmaları arlanmaları hiçbir şeyleri kalmadı!
yılmaz özdoğan = emperyalistlerin egemenlerin yerli işbirlikçisi ve yandaşıdır...
söyleşisi konunun devamında!

AYLIK sinema dergisi Film Arası’na konuşan ünlü oyuncu ve yönetmen Yılmaz Erdoğan, çarpıcı açıklamalarda bulundu. Sinemasından şiir anlayışına, güncel konulardan Türkiye’deki sanat algısına kadar birçok konuda görüşlerini paylaşan Erdoğan, toplum mühendisliğinin toplumsal değerlere büyük zarar verdiğini söyledi. Geçmişte yapılan devrimlerin en büyük darbeyi sanata vurduğunu belirten Erdoğan, “Batıcı kafayla Divan Şiiri’ni madara ettiler” dedi. Mizah için “Tehlikeli iştir; kellen gider” diyen Erdoğan, “Bizde günde beş kez ezan okunur ama filmlerde ezana yer verilmez” eleştirisinde bulundu. İşte Yılmaz Erdoğan röportajından bazı başlıklar:

Gelenekle bağ kopartıldı

“İran sinemasının kimlik oluşturduğu ve bizim bunu başaramadığımız doğru. Ama bizde olan bazı gelişmeler sebebiyle maalesef böyle oldu. Onlar bir tarihte toplanıp sözlüklerinin tamamını değiştirmediler. Kelimelerinin hepsini değiştirip herkesin kendini yabancı hissettiği bir alanda yeniden kendilerini tanımlamadılar. Dolayısıyla o geleneksel bağ kopmadı. Özellikle de şiirle olan bağları kopmadı; kaldı ki biz aynı havuzdan besleniyorduk, biz aynı insandık aslında. Biraz bağnaz bir batıcılık kafası, halkın önüne sunulan yeni bir şeyler uğruna eskiyi tamamen çıkarmak, bir ağacın meyvesinin kökleriyle olan bağını kesmesi anlamına geldi ki, aslında en çok darbeyi de sanat yedi bu yüzden.”

Divan şiirini madara ettik

“Divan şiirini madara ettik, Farsçayı, Arapçayı madara ettik. Sadece uzaklaşmadık bir de madara ettik. İngilizceyi, Fransızcayı, batı kültürünü, Amerika’yı kendi kafamızda yücelttik. Böyle eğitildik, böyle şekillendik. Şimdi Farsça bir şiir okuduğumda bir lise öğrencisi seninle alay eder. Çünkü ona öğretilmemiş. Kaldı ki benim okuduğum liselerde öğretildiği gibi öğretiliyorsa divan edebiyatı hiç öğretilmesin.”

Sette ezan var, filmde yok


“Türkiye’deki bir sette günde beş kez ezan için durursun, ‘Aziz Allah’ dersin, beklersin, çay içersin ama filmde duyulmaz o ezan. Bir yabancı buraya geldiğinde mutlaka bir İstanbul sabahı uyanıp ezanı çeker. Sen de Batıcı kafalı biri isen ‘bunlar da bizi böyle gösteriyor’ dersin. Yerelliğin bir numaralı şeyi din. Gelişim olarak materyalist bir kampın ağırlığı söz konusu. Buradaki materyalizmin bizdeki karşılığı laikliktir. Bu iş din eşittir yobazlık denklemine kadar gitti. Hepimize yansıyan din deyince gözümüzün önüne Cumhuriyet dönemi filmlerindeki deli, kötü kişiler geldi.”
Röportajın tamamı, Film Arası Dergisi’nin Mayıs sayısında.

hürriyet paçavrasından alıntıdır.

ileri derece de bir kürtten ancak bu tarz açıklamalar beklenirdi!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

yorum yazmak yardım istemek için Google yada Msn yada blog hesabına ihtiyacın bulunmamakta. Yorumlama biçimi tikini tıklıyor ve en alttaki Anonim seçeneğini işaretliyoruz. Sonra da mesajı yolluyoruz. Bende okuyorum.