27 Şubat 2014 Perşembe

Ayasofya

Ayasofya hakkında bilgi
Ayasofya Müzesiyle ilgili bilgi
Ayasofya Müzesi hakkında bilgi

Günümüz de ayakta kalan mimari şaheserin aslında 3. 
Ayasofya olduğunu öncelikle bilmemiz şarttır. İlk yapının imparator I. Konstantinos 324-337 yılları arasında ahşap çatılı olacak şekilde yaptırıldığı; zamanın konstaninapolis (istanbul) nde çıkan bir isyan neticesinde yandığı düşünülmektedir. Fakat ilk yapılan katedralden bugün elimize geçen herhangi bir şey yoktur. Daha sonra bizans imparatorluğunun tahtına geçen  imparator II.Theodosius ayasofya katedralini milattan sonra 4′ncü yüzyılda yeniden inşa ettirmiştir. Aynı şekilde kubbe gene ahşaptan yapılmıştır. Ancak yapı I. Jüstinyen’in imparatorluk zamanında çıkan nika isyanısonrasında yanmış ve çok büyük hasar görmüştür. Genç imparator milattan sonra 532 yılında dünya da eşi benzeri görülmemiş muhteşemlikte ve büyüklükte bir ayasofya nın yapılması için ikinci ayasofya nın tamamen yıkılıp yerine yeni daha büyük daha azametli hatta dünya üzerinde o ana kadarki en büyük yapının yapılmasını emretmiştir.
Ayasofya I. Jüstinyen açısından çok önemlidir,  nika isyanında tahtından indirilmek istenmesi, isyancıların binlercesinin sarayına yaklaştıkları halde karısı imparatoriçe Theodora nın telkinleri ve generalleri sayesinde hayatta kalması ve bu isyan yüzünden kutsal sayılan eski yapının zarar görmesi onu yeniden şehrin en büyük katedralini yapmaya itmiştir. Fakat tek farkla; imparator sadece konstantinapolisin değil tüm dünyanın en büyük en akılda kalıcı en azametlisini kuşaklardan kuşaklara anlatılan ve unutulmayacak bir yapının hem kendi imparatorluğunu simgeleyeceğini hemde kendisini simgeleyeceğini bildiğinden bu denli bir yapıyı inşa ettirmiştir.
Ayasofya nın inşası 532 537 yılları arasında tamamlanabilmiştir, Jüstinyen bazilika planlı katedralinin 5 yıl gibi kısa sürede tamamlanabilmesi, mimari açıdan diğer yapılmış yapılardan farklı olabilmesi tam manası ile büyük bizansı simgelemesi için topraklarının en iyi mimarı olan Milet’li İsidros’u görevlendirmiştir. Ancak bununla da yetinmeyip matematikçi Trallesi’de inşada görevlendirmiştir, mimari açıdan ayasofya incelendiğinde o dönemin şartları ve bilimi düşünüldüğünde gerçekten eşi ve benzeri yoktur. Bu denli büyük ve ihtişamlı mimariye sahip yapının 5 yılda yapılmasının diğer sebebi ise inşaatta 10.000 lerce işçinin çalıştırılması ve bilinen dünyanın nerede ise en geniş yüzölçümüne sahip eski dünya üzerinde ayakta duran bizans imparatorluğunun değişik yerlerinden getirilen parçalar inşaatta kullanılmıştır. Antik yunan kentlerinden eski mısır firavunluğundan taşınan mermerler sütunlar başlıklar ayasofyanın yapımında kullanılmak sureti ile inşaat çalışmaları tamamlanabilmiştir.
Ayasofya içerisindeki mozaikler ve işlemeler ise kilisenin ilk yapıldığı tarihler için çok değerli sayılacak cinsten sanat eserleridir. Sitemizde daha önce işlediğimiz konularda ikonoklazma ( hıristiyanlık döneminde insan tasvirlerinin günah sayılması ve tasvirlerin kaldırılması ) devirlerinden bahsetmiştik, katedral içerisindeki ilk mozaiklerin incil yazarı olduğu kabul edilen 4 havarinin tasvirleri kabul edilirse milattan sonra 9. yüzyılda tüm tasvirler ya kazınmış yada sökülmüştür, müze içerisinde günümüze ulaşmış tüm insan tasvirli işlemeler milattan sonra 11-12. yüzyıllara aittir. Bunlardan en mühimleri, apsis teki Meryem ( apsis mozaiği ) üst galeri neflerdeki Deesis mozaiğidir. Alt galeride ise imparator kapısı’nın üzerinde önemli bir mozaik bulunmaktadır. Sitemzde kategoriler bölümünde tüm mozaiklerin detaylı anlamlarını bulabilirsiniz.
İmparator Konstantinos ile başlayan Theodosius ile devam edip, I. Jüstinyen ile son halini almış ayasofya 1453 yılına kadar 9 yüzyıl hıristiyanlığın en önemli temsil yapılarından biri olmuştur, ancak 1453 yılındaki türk islam ordularının kenti bir islam toprağı yaptıktan sonra bu devasa yapı islam için yeniden uyarlanmıştır. Katedrali camiye çevirten padişah devrin Fatihi II. mehmettir. Bu yazıdan önce yazdığımız diğer makalelerimiz de osmanlının Ayasofya’nın varlığına karşı hiçbir şuç işlemediğini zarar vermediğini, hatta batılı tarihçilere göre o devirlerde katedralin çeşitli sebepler yüzünden nerede ise çökmek üzere olduğunu yazmıştık. Osmanlı bu yıkıntı halindeki kutsal kubbeyi yeniden taçlandırmış ve islamın yoluna adamıştır. Ayasofya sadece cami olarak kullanılmamış dönemsel olarak osmanlı devleti tarafından bizzat onarımlardan işlemlerden geçirilmiş, fatih sultan mehmet han tarafından bir vakıf kurularak geliri camiye bağışlanmıştır. Osmanlı imparatorluğunun son dönemlerine yakın camiye eklenen ek binalar ile yapı külliyeye dönüştürülmüştür. 19. yüzyıldan sonra fossati kardeşler tarafından yapılan restorasyonlarla mozaikler ortaya çıkarılmıştır.
1934 yılında TBMM. den çıkan kanun gereği cami Ayasofya Müzesi’ne dönüştürülmüştür, bugün dahi tartışmalar sürmekte devrin devlet adamları siyasetçileri yargılanmakta üzerlerine suçlamalar yöneltilmektedir. Bu konuyu bir müddet sonra detaylı olarak kaynak göstererek sayfada inceleme niyetindeyim. Gerçekten de siyasi partiler ne zaman oysuz kalsalar ne zaman gündemi değiştirmek tribübünlere oynama ihtiyacı duysalar ”ayasofya cami ye dönüştürülsün” demektedirler. Bu mübarek yapı siyasete karıştırılmayacak kadar önemli ve bu siyasetçilerin ağızlarına alamayacakları kadar temizdir! Orada Fatihler Selimler Süleymanlar Mahmutlar Abdülmecitler Abdülhamitler namaz kılmıştır!
Mimarisinin azameti sebebi ile dikkat çeken yapının ölçüleri gerçekten  büyüktür. iç mekan ,100 x 70 m. ,üzeri dört büyük fil  ayağının taşıdığı 55 m. yüksekliği , kubbesi ise 30 metre çapında tüm yapıyı üstten sarmaktadır.
İnternet sayfamız içerisinde o kadar çok makale yazdık ki bugün bu kadar detaylı bilginin bu kadar kısa süre içerisinde web sitemize yalnız çalıştığım halde bu denli kaliteli ayasofya bilgilerinin eklendiğine ben bile şaşırıyorum. Türkiye aramasında üst sıralara her geçen çıkmaya devam ediyoruz. Ancak önceki konuların ve sonraki konuların osmanlı tarihinden bir takım kesitler sunduğumuzu düşünürsek ara-ara müze ve büyük yapı hakkında bilgi konuları eklemeye karar verdim. Hem akılda kalıcılığı artıracak hemde toparlama bakımından yerinde bir karar sanıyorum.
Ayasofya müzesi istanbul fatih ilçesinde, tarihi yarımadanın ortasındadır. Türkiye ye gelen yerli yabancı turistlerin en önemli uğrak yerlerinden biridir. Ayasofyanın tarihi 1700 yıl kadardır, şimdiki yapının öncesinde iki katedral daha yapılmış bunlardan biri şehirde çıkan bir isyan neticesinde yakılmış diğeri ise üçüncü yapının yapılacağı yerde olduğundan imparator I. jüstinyen tarafından yıktırılmıştır. Müzeye İstanbulun heryerinden tramvay metrobüs ve otobüslerle gelinebilmektedir. Müzeye Eminönü istikmetinden yada Aksaray Beyazıt yönlerinden ulaşılabilinir. Önceki konularımızda verdiğimiz google map haritalarına baktığınızda Ayasofya Müzesinin Sultan Ahmed Camiinin Yere Batan Sarnıcının Türk İslam Eserleri müzelerinin birbirlerine çok yakın olduklarını belirtmiştik. Ancak kısaca yeniden üzerinden geçmek gerekirse
Anadolu yakasından gelen ziyaretçiler:
kadıköy – üsküdar vapurlarını kullanıp, eminönünde indikten sonra tabelalara bakarak sultanahmet meydanına dolayısı ile de Ayasofya Müzesine ulaşabilirler.
Taksim tarafından gelen ziyaretçiler:
metro – finiküler – karaköy – galata köprüsü – eminönü / taksim kabataş finüküler hattı – kabataş eminönü tramvayına binerek rahatlıkla bölgeye
ulaşabilirler.
Bir önceki yazımız olan Galata Köprüsü Nerede Galata Köprüsüne Nasıl Gidilir başlıklı makalemizde galata köprüsü nerededir ve galata köprüsüne nasıl gidilir hakkında bilgiler verilmektedir.

alıntı: ottomanmosques.net

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

yorum yazmak yardım istemek için Google yada Msn yada blog hesabına ihtiyacın bulunmamakta. Yorumlama biçimi tikini tıklıyor ve en alttaki Anonim seçeneğini işaretliyoruz. Sonra da mesajı yolluyoruz. Bende okuyorum.