Savunan taraf ''rebels'', saldıran taraf ise kykodonia adasına huzur refah istikrar ve demokrasi götürmek isteyen Roma Özgürlük ve Barış Orduları :) abd gibi yani ;)... Aslında ticaret yolları üzerindeki bu küçük ada roma nın denizden savunulması için önemli ve diğer roma ailelerinden olan scpii ler için de stratejik olarak önemli... Yani mavi aileye asker temini ve deniz gücü oluşturup saldırmak için bu adanın kullanılması bazen şart olabiliyor...
Savaşın Gelişimi:
Ada savunması 3 rebels ordusu tarafından yapılıyor, orduların en küçüğü kale içinde pozisyon almış diğer iki ordu ise destek olarak dışarıdan yardıma geliyor... Saldırı hemen gerçekleştirildi küçük rebels birlikleri yok edildi ve ada içinde savunma pozisyonu alındı...
Junkers Ju 88
II. Dünya Savaşında Almanların Ünlü Savaş Uçakları... Destek-Bombardıman görevlerinde başarılı olup dünya havacılık tarihine ismini altın harflerle yazdırmıştır. Pöfff
4 + 4 + 4 Eğitim Faşizmi olan akepe nin gerici oyununa karşı duran öğretmenler iki gündür meydanlardaydı. Eğitimin gerçek uzmanı olan öğretmenler akp nin bu gerici oyununa karşı durunca başlarına gelmedik kalmadı, geçmişte yetiştirdikleri hükümetin yeniçerileri tarafından cop landılar tekmelendiler tokatlandılar üzerlerine gaz bombaları atıldı, üstlerine boya sıkıldı... Bunu yaptıran güç, şuanda kontrolsüz güç olan akp faşizminden, akepe gericiliği ve yobazlığından başkası değil... Ümmetçi, kul emirlerine amade! kendileri saraylarda yaşarken, tebası mağaralarda yaşayan, bir lokma ekmek bir damla suya bile eyvallah diyecek, her yaptıkları batı uşaklığına ses çıkarmayacak! abd nin yeşil çizgisinde yaşayan sessiz sedasız potansiyel teröristler yetiştirmek isteyen akepe nin oyununu bozmak isteyenlerin karşısına, faşizm çıkartılıyor! Dayak işkence çıkarılıyor!
Tehdit şantaj hakkında soruşturma çıkarılıyor! Biz burada faşizmden bahsederken satılık gazeteler dergiler ve onların adi kalemleri ise bu irtacıcı potansiyel islami terörist tasarıyı pompalıyor, öve öve bitiremiyorlar! Yeri ve zamanı geldiğinde akp faşizminin nekadar çoğulcu demokratlığa nekadar memleket sevdalısı olduğunda hem fikir olan bu satılık kalemler, son 8-10 senedir yaptıkları uşaklığa VATANIN BÖLÜNMESİ - VATANIN SATILMASI pahasına ceplerine recep efendinin deyimiyle: ALLAH KURUŞLARI dolsun diye göz yummaktalar, ihanet etmekteler...
Test aşamasında, yayın kastırma aşamasında falan. Ağırdan ağırdan 3-5 hack hile ve görsel ağırlıklı planladığım sayfaya aşağıdaki linkten ulaşabilirsiniz...
Bloğum da Rome Total War Destek - Hile - Hack Sayfası oluşturmaya karar verdim. Ufak ufak 1-2 makale dahi yazdım, en kritik hack leri blogda resimli olarak vermeyi düşünüyorum... Taslak halinde hoş oluyor. :) Çok uzun zamandır bu tip işlerle uğraşmadığım için baya baya sardı bile denebilir. Rome Total War destek hayırlı uğurlu olsun.
Savaş tan önceki meydan okuma-ortalama şans ekranında roma senatosunun en iyi atlı birliği olan Praetorian Cavalry lerin şansı oldukça düşüktü karşı tarafın çoğunluğu ağır silahlıydı, bu şartlar altında Roma Ordusu ya kaybedecekti yada kazansalar bile sayıları %50 azalacaktı... Fakat biraz uğraş biraz yapay zekanın düşük olması neticesinde birlik kaybı 400 ün altında... Çok iyi sayılmasa da işin ucunda ölüm yok :)
( aceleye gerek yok - zaten oyunda olmazsa olmaz 2-3 hack var / sayfayı biraz düzenledikten sonra işlem tamam )
Neredeyse denk güçler karşı karşıya gelmişti, Kartacanın da destek birlikleri benimde deste birliklerim vardı... Kale duvarlarını işgal edip, çok küçük fil birliklerini imha edene kadar neredeyse ordunun çoğunluğu gitti, gelen destek birliklerinin de (oynayanlar bilir - zönk diye gelmiyorlar, tamamen eriyen yada savaş alanını tamamen terk eden birliklerin yerine destek birlikleri geliyor) sanırım 4 gladyatör 1-2 hastati falandı onlarda eriyip bitmişti...
Bu oyunu arkadaşların iphone yada android yada ipad lerinde falan görmüştüm, ilkin ne kadar saçma bir oyunmuş dediğim uzaktan bakındığım bu oyunu birkaç kere oynadığımda, grafiklerin hele hele seslerin müthiş sevimli olduğunun farkına vardım... Ve angry birds i oynamaya başladım. Arkadaşların katkısı çok. Dün aklıma oyundaki kuşların sinirli sesleri patlama sesleri birden bire geldi,arşivime baktım oyunumu bulamadım; ve gidip torrentten çektim! Sonrada free free (bu oyunun sanıyorum dağıtımı suç değil)
http://uploaded.to adresine pompaladım... Size sadece google dan angry birds yazıp, buraya gelip linki almak kaldı.
Bu arada oyun geniş ekran çözünürlüklerinde hata verebiliyor - dosya içindeki hata durumunda beni oku dosyasında gerekli düzenlemeleri yazdım.
Konuyu aynen www.fulloyun.com üzerinden aldım! Resimler linkler vs oraya aittir. Boş zamanlarımda durmadan dinlenmeden Rome Total War oynayan biri, serinin bu oyununu oynamakta gerçekten gecikmiş gibi gözükmekte...
Youtube dan baktığım tanıtım videolarının tamamı harikaydı, savaşlardaki 3D izleme şartları emsalsiz gibi gözükmekte...
Konunun devamında gerekli olan diğer bişeyler-bişeyler bulunmakta...
Aslında bu denli güzel kokmaz hiç bir karanfil,
Onda seni kokladığımdan bunca güzel.
Aslında bu denli güzel olmaz hiç bir Sarıyer,
Orda seni öptüğümden bunca güzel.
Aslında bunca güzel olmaz hiç bir dünya,
Seni sevdiğim için dünya da böyle güzel.
Aslında bu denli deli değildim sor kime istersen,
Sevince seni delilik bile bak ne güzel.
Aslında sen dünya güzeli değilsin,
Sevdiğim için dünyada tek güzelsin...
ATAK Helikopter Programı, Türk Kara Kuvvetleri Komutanlığı’nın ihtiyacı olan 59 adet kesin, 32 adet opsiyonel Taarruz/Taktik Keşif Helikopteri’nin, kullanıcı ihtiyaçları doğrultusunda özgünleştirilip, üretilmesi ve entegre lojistik destek sağlanmasına yönelik olarak 7 Eylül 2007 tarihinde TUSAŞ, SSM, ASELSAN ve AgustaWestland arasında imzalanan sözleşmeler doğrultusunda, 2 Temmuz 2008 tarihinde yürürlüğe girmiştir.
ATAK Helikopter Programında, TUSAŞ ana yüklenici, Aselsan ve AgustaWestland firmaları da alt yükleniciler olarak yer almaktadır.
T129 P1 prototip helikopter uçuşu, AgustaWestland ve TUSAŞ pilotları tarafından 28 Eylül 2009 tarihinde, TUSAŞ tesislerinde üretimi tamamlanan ilk T129A prototipinin (P6) ilk uçuşu ise 17 Ağustos 2011 tarihinde, Ankara TUSAŞ Akıncı tesislerinde başarıyla gerçekleştirilmiştir. ATAK Programı, planlanan takvim ve bütçeye uygun bir şekilde devam etmekte olup, 2012 yılının ikinci çeyreğinde ilk teslimatın yapılması planlanmaktadır.
Milattan önce 33 de, İspanya nın okyanus tarafında (Atlas) şiddetli bir deprem meydana geldi... Bunu neden mi yazdım? Tarihsel olarak bakacağım ve yazacağım! Gerçek tarihlimidir? Gerçeksiz tarihlimidir? :)
En Güzel
Bu müze var ya bu müze
Seninle gezerken güzel
Kimseler yoksa salonda
Seni öpmek en güzel
Bu rakı var ya bu rakı
Seninle içerken güzel
Kimler olursa olsun varsın
Rakılı ağzından öpmek en güzel
İşte bu dünya var ya bu dünya
Seninle yaşarken güzel
Sen varsın ya sen
Ancak benimleysen güzel
AZİZ NESİN
Not: Hergün bir Aziz Nesin şiiri bloglamaya karar vermenin büyük gururu içindeyim... Ve Sunay Akın...
Bütün anneler, annelerin en güzeli,
Sen, en güzellerin güzeli.
Onüçünde evlendin,
Onbeşinde beni doğurdun,
Yirmialtı yaşındaydın,
Yaşamadan öldün.
Sevgi taşan bu yüreği sana borçluyum.
Bir resmin bile yok bende,
Fotoğraf çektirmek günahtı.
Ne sinema seyrettin, ne tiyatro.
Elektrik, havagazı, su, soba,
Ve karyola bile yoktu evinde.
Denize giremedin,
Okuma yazma bilmedin.
Güzel gözlerin,
Kara peçenin arkasından baktı dünyaya.
Yirmialtı yaşındayken
Yaşamadan öldün...
Anneler artık yaşamadan ölmeyecek...
Böyle gelmiş,
Ama böyle gitmeyecek!
Beyaz adam
küçücüktü ilk geldiğinde
ve oturmaktan
bütün kemikleri sızlıyordu
büyük teknesinde
Beyaz adam
kızılderililerin sunduğu yiyeceklerle beslenip
topraklarına uzandığında büyüdü
bulutlar arasında
barış içinde yaşayan
manitu yerine
tapmamızı istediği de
işkence görüp
çarmıha gerilen
bir ölüydü
Sibel kekilli, kendisini % 10 Türk hissettiğini açıklamış, fakat geriye kalan % 90 lık pay hakkında bişey söylememiş... Merak edenler olabilir, acaba çevirdiği porno filmlerde mi % 10 Türk tü, yoksa % 90 alman olduğu yada başka menşei lerde olduğu anlarda mı porno film çevirdi??? Cidden merak ettim! % 10 luk payı Türkiye den çevresinden destek almadığı için olacak göndermede mi bulundu? İlginç!
Ben böyle hayasız bir çetenin bulunabileceğine asla ihtimal vermemiştim... Bu anonim tufeyliler zümresini, ancak zehirli yılanlar sürüsüyle mukayese edebilirim... Onu hala gözümün önündeymiş gibi görebiliyorum, hırsızlıktan çökmekte olan bir imparatorluğun Sultanı...
Meksika dan Kübaya bir gurup devrimci ile hareket ederler, yaklaşık 72 kişi kayıpla ilk yerleşim bölgesine ulaşırlar, burada köylü tarafından hoş karşılanmışlardır... Çeşitli sebeplerle rahatsız bir arkadaşlarını ve tüm cephanelerini köylülerin birinin evinde bırakırlar, yanlarında sadece birkaç tabanca kalmıştır... Silahlarını emanet ettikleri köylü ise bu durumu paraya çevirmeye kalkışır... Köy birkaç saat içinde sarılır, yaralı devrimci faşist iktidar tarafından göz altına alınır... Che ve kalan son 7 kişi hayatlarını kurtarır ve Castronun aşağıdaki:
"Yaptığınız hatanın cezasını çekmediniz, çünkü bu koşullarda silahları terk etmenin bedeli hayatlarınızla ödenir. Orduyla karşılaşma koşullarında, hayatta kalmanız için tek umut, silahlarınız olacaktı. Silahlan terk etmek büyük bir suç ve aptallıktır."
Fidel Castro
sözleriyle karşılaşır...
Bu hatırat Che nin silahlı mücadelesinin en başındadır...Yol boyunca uğradıkları ihanetler ve hatalar gelecekte ki zaferlerin hazırlayıcısı gibi durmakta...
Boktan evlilik programları bile 300 500 bölüm kutlama şeyleri yapıyor, buranın neyi eksik??? Bilimsel ilimsel olaylara değindiğimiz - akepeye gün aşırı giydirdiğimiz aşikar! Bu bakımdan olaya giriyorum.
Acısıyla tatlısıyla 4000 sayfa görüntüleme şey sınırını geçtik, sıra 5000 10000 lerde... 1-2 ay içerisinde korsansız-filmsiz-mp3 süz pornosuz gayet iyi. Yani ben öyle düşünüyorum...
Şunu da merak etmiyor değilim, yukarıda olmayan içerik bloglara eklendiğinde gelen kullanıcı miktarı günlük sayfa elleşme olarak nedir?
Neyse bunları yapmaya gerek yok, memleketi kurtarmaya devam etmek en hayırlısı gibi gözükmekte... Vesselam.
Ülkemizin siyasi arenada yaşadığı en garabet durum AKP’nin oylarının çoğunluğunu merkez-sağdan almasına rağmen uyguladığı politikaların merkez-sağ ile yakından uzaktan ilgisi olmamasıdır.
AKP, dünya dengelerini kendi çıkarları açısından çok güzel okuyan ve dünyada siyasi İslamcılığın önlenemez yükselişi karşısında kendisini başta ABD olmak üzere Batı’ya “katı İslamcılığa” karşı “yumuşak İslam” olarak takdim eden “neo-İslamcı” bir partidir.
Ancak, tüm pragmatik çabalarına rağmen başta Recep Tayyip Erdoğan olmak üzere, AKP’nin zihin haritasına hâkim olan bakış açısı yine de Milli-Görüş’tür!
Erdoğan; Milli-Görüşcü bir zihin altyapısını Batı’nın değerleri ile harmanlayarak katı İslamcı siyasete karşı dünyada bir “AKP olgusu” yaratmıştır.
Ana mönü hâlâ Milli-Görüş, ancak ana mönüye tat veren sos Batı değerleridir.
Erdoğan; Milli Görüş’ün “milli” ayağını kesmekte bir mahzur görmemiş, piyasa ekonomisi ve Batı sermayesi ile hiç çatışmamış ama insanoğluna gündelik hayatında şekil veren “hayat tarzı” açısından, tamamen İslami gelenek ile bezenen, “Muhafazakâr hayat tarzına” sıkı sıkıya bağlı kalmıştır. Muhafazakâr hayat tarzını gelecek nesiller için mutlak muzaffer kılmak amacı ile bugünlerde ülkenin zaten başarısı şüpheli “eğitim felsefesinin" temel taşları ile oynanmaktadır.
“Gülen Cemaati AKP ile arasındaki hesaplaşmada bu sorunu kullanmaya çalıştı. AKP’yi zorlamak, ona yakın olan MİT’i ve MİT müsteşarını etkisiz kılmak için Oslo görüşmelerini deşifre etti ve sonra da yargı konusu yaptı. Halbuki Oslo görüşmeleri bir uluslar arası kuruluşun gözetiminde, her iki tarafın da gizlilik sözü vermesi temelinde sürdürülen bir diyalog süreciydi. Burada önemli olan cemaatin her şeyi kendi çıkarı çerçevesinde ele almasıdır.”
“Fethullah Gülen cemaati, Yeşil Ergenekon biçiminde örgütlenmiş ve kendi sistemini geçirmek istemektedir. Erdoğan buna ne kadar göz yumar, ne kadar hazmeder bilmiyorum. Ama kanımca özellikle yargıda ve polisteki etkisini sınırlamaya dönük adım adım bazı hamleler yapacaktır.”
demiş, murat karayılan / pkk 2. çete başısı
Fırat Haber Ajansına yaptığı çözümlemesini medya ne yazıkki herzaman ki gibi göremedi, e ama arkadaşşş elin çete başınısının yazdıklarından bize ne! diyecekler için - buna benzer yazılan hiçbir yazı medyada rağbet görmedi...
Atom enerjisiyle çalışan taner yıldız, dizel araçlara yüksek vergilerin geleceğinin müjdesini verdi!!! Çevre dostu araçlar in çevre dostu olmayan araçlar out!
Çevreye bukadar duyarlılık göstermek çok hoş, fakat memleket-vatana duyarlılık göstermek nerede? Vatan-Millet in frenine dokunmalarını yazmaya kalksak buradan londra ya 8 şeritli köprü olur...
Çevreye gösterdikleri duyarlılığın (ki ben inanmıyorum - bunun altında da çapan oğlu var) yarısını millete gösterselerdi; bugün mecliste pkk olmazdı!
Son fotoğraf hadisesi bana gösterdi ki artık elimdeki fotoğrafları yada görselleri biriktirmeye ayrıştırdıklarımı ise tek noktada toplama kararı almam türkiye nin pekte umrunda olmaz... Neyse... Devrik cümle değil, devrik cümlenin devriğini oluşturmak ilginç! pehhh
El işareti sanki; el kol hareketi yapma si....m belanı gibi durmakta... Ama değil! Dedemiz gelen geçenin fotoğraf çektirdiğinden ama kimsenin para vermediğinden şikayet etmekte...
Uzun zaman sonra, kadir denen üstün yeteneksiz şahısla birlikte ''fotoğraf şekme şeysine'' gittik... Gerçi kadir denen büyük yeteneksiz arkadaş kendi çapında takılsa da ben işlerimin yoğunluğu dolayısıyla bir takım atraksiyonlara girişemiyorum-dum... Ta ki bugüne yani 19 marta kadar... Neyse fotoğrafları makinenin hafıza kartından bilgisayara attım; ve ilk izlenimlerim gayet iyiydi... O kadar yürüme sanıyorum boşa gitmedi... Gerçi fotoğrafta manüpüle gücüm ormanda 2 kaplan gücü kadar yok!!!
Padişahım senden büyük Allah var... Rabbimin hikmetine sual olmaz!!!
Çok düşük fizik ve astronomi bilgime dayanarak internet üzerinden bakındığım birkaç bilgiyi geçiştirmektir niyetim...
Güneş dünyadan çap olarak 109 kat daha büyük, yukarıdaki samanyolu galaksisinde yanan yıldız canis majoris... Canis Majoris in güneş yarı çapı ise 2100... Yani bir majoris 2100 güneş kadar... Saatte 1000 km ile giden jet majorisi tavaf etmeye kalksa; tam 1700 yılda tavafını tamamlayabilir... Forum donanım haberden altta tam alıntı yapıyorum... Konunun devamında da video var...
Fotoğrafta görülen siyah nesne ''güvenlik görevlilerinin'' vs. kullandığı cop, kırmızı kalbin ise tam olarak nerelerde kullanıldığını çözemedim... Arkadaş çeşitli sanatsal denemelerde bulunmaya çalışmış! Kendisini bizzat tebrik ediyorum! Çalışma deneme-yanılma harikulade boyutlarda. Sonuçta sergilenen ise güvenlik görevlisinin ki biz ona kendi aramızda yada halk arasında bekçi de demekteyiz-diyebiliriz /// sanaat anlayışını göstermekte... Vs Vs.
19 Şubat 1915 te başlayan egemenlerin Çanakkale Boğazı sevdası, 18 Mart taki son saldırının da bertaraf edilmesi sonucunda tarihe gömülmüştür... Egemenler bununla da yetinmeyecektir...
18 Mart Çanakale Deniz Zaferi (19 şubat ta başlayan deniz saldırılarının sonuncusu 18 mart ta gerçekleşmiştir) 6 saat 45 dakikada kazanılarak, ingiliz-fransız deniz filo-ları çok ağır kayıp ve hasarlar alarak! egemen güçler Çanakkale nin denizden aşılamayacağını anlamışlardır... Yeni Fikirleri ise kara dan kepaze olmaktır! Bu sapıklıklarınada 25 Nisan da başlayacaklar... Ya Bismillah 25 Nisan!
Şu Boğaz harbi nedir? Var mı ki dünyâda eşi?
En kesif orduların yükleniyor dördü beşi.
-Tepeden yol bularak geçmek için Marmara’ya-
Kaç donanmayla sarılmış ufacık bir karaya.
Ne hayâsızca tehaşşüd ki ufuklar kapalı!
Nerde-gösterdiği vahşetle 'bu: bir Avrupalı'
Dedirir-Yırtıcı, his yoksulu, sırtlan kümesi,
Varsa gelmiş, açılıp mahbesi, yâhud kafesi!
Eski Dünyâ, yeni Dünyâ, bütün akvâm-ı beşer,
Kaynıyor kum gibi, mahşer mi, hakikat mahşer.
Yedi iklimi cihânın duruyor karşında,
Avusturalya'yla beraber bakıyorsun: Kanada!
Çehreler başka, lisanlar, deriler rengârenk:
Sâde bir hâdise var ortada: Vahşetler denk.
Kimi Hindû, kimi yamyam, kimi bilmem ne belâ...
Hani, tâuna da züldür bu rezil istilâ!
Ah o yirminci asır yok mu, o mahlûk-i asil,
Ne kadar gözdesi mevcûd ise hakkıyle, sefil,
Kustu Mehmedciğin aylarca durup karşısına;
Döktü karnındaki esrârı hayâsızcasına.
Maske yırtılmasa hâlâ bize âfetti o yüz...
Medeniyyet denilen kahbe, hakikat, yüzsüz.
Sonra mel'undaki tahribe müvekkel esbâb,
Öyle müdhiş ki: Eder her biri bir mülkü harâb.
can özer den gitmeye devam etmek istedim... Havaların bozuk olmasından mütevelli (sanırım) saçmalamaya bir müddet daha devam edecek gibi durmaktayım...
I. recep efendimizin, eminim bu ve buna benzer fotoğraflardan oldukça hoşnut olacağını sanıyorum. Geçmişte dedeleri zamanında İstanbul Boğazı açıklarında bekleşen ingiliz savaş gemilerine olan özlemini bugün bebekte tonozlara bağlı eski motor-yatlarla giderdiğini düşünüyorum... Belki yanlış belki doğru düşünüyorum, ancak şundan eminim ki eskiye tersine geriye olan özlemden eminim... Çoğunluğun içindeki yanlızlık memleketi bugün bu noktalara getirdi... Ajanlaştırdı muhbirleştirdi insanımızı yazarımızı çizerimizi diplomatımızı neredeyse tüm Türk devlet ricalini yetmezmiymiş gibi tebasını da esirci müstemlekeci mandacı ruhları çürümüş kölelere çevirdi!
Çarşı grubuna sonsuz teşekkürler, toplumsal gelişmelere sessiz kalmayan yapısı... Avrupanın en köklü milletlerinden biri olan fakat yaşam standartları ve iç durumlarının bizden pekte farklı olmaması vb. sebeplerle avrupadan biraz geri kalmış ispanyollara Sivas ta yakılan insanlar hakkında bilgi verilse, Türk adalet ve Hukuk(suszluk) sisteminin....
Öfff! Akp = Pos(t)modern Diktatörlük Bile Değildir, Direk Diktatörlüktür!
Eski olsa da, herzaman için aklımızın bir kenarında bulunması gereken bilgi... Tetikte olmakta fayda var! En nihayetinde hepsi grup psikolojisi ile hareket etmeye başladığında çakallaşa katilleşebiliyorlar...
I. recep efendinin Sivas olayları ile yaptığı müthiş sarsıcı boşaltıcı iğrenç açıklamalarından dolayı, artık bu siyasi çeteyi DİKTATÖRLÜK ve başkanınıda POTANSİYEL ELİ KANLI DİKTATÖR ilan ediyorum... Bunu düşünecek bunu yazacak gerçekten makul bir sebebim-sebeplerim var! Sivas ta insanların otele doldurularak yakılmasını, dışarı kaçmak isteyenlerin ise linç edileceği-edildiği bir ülkede yaşıyoruz...
Suçluların bu diktatörlüğün kurucuları çalıştırıcıları ve üyeleri tarafından savunulduğu saçma-sapan ismi ünvanı anayasal-hukuk devleti denen ülkede yaşamak zorundayız, bu ayrı konu neyse...
Toparlamak gerekirse; Yurttaşların değerli insanların yakılmasının, suçluların kendi elemanları tarafından savunulduğu bununla da yetinilmeyip davanın düşmesi zaman aşımına uğraması - uğramaması için Türkiye nin bu hadiseye İNSANLIK SUÇU - KATLİAM gibi sıfatlar yüklemesi gerekirken bunu yapmaması!
I. recep efendinin ortaya atılarak memleketimiz için hayırlı uğurlu olsun demesi... Vb. faktörlerin biraraya gelerek sonucu kendi adıma belirgin hale getirmiştir.
Sivas ta yapılan insanlık suçunu, Türkiye insanlık suçu olarak görmedi, zorba-terörist-gerici-yobaz kalabalık bir gurup Türk aydınını kaldıkları otelde hapsetti, oteli ateşe verdi, ve içerideki insanların dışarı çıkmasını engelleyerek... Çoluk çocuk demeden bu eylemi din adına yaptılar... İnsanları Allah rollerine bürünerek, sanki Allah larmış gibi suçlu günahkar gördüklerini yakarak cezalandırdılar... Tek sebep?
Olayda hayatını kaybeden 33 aydın ve 2 otel personelinin hayatı hiçe sayıldı... Ölenler arasında çocuklar gençler de vardı... Tüm bu yapılan teröristlik türkiyede insanlık suçu - insanlık ayıbı olarak görülmedi...
recep denen şahıs memleket için hayırlı olsun dedi... Gerçekten hangi sapkın ruh halinde bunu söyledi, yada oy veren kitlesinin belkide onun ağzından çıkmasını istediği bu düşman ve teröristçe kelimeleri kullandı... Hayırlı uğurlu olsun...
Hayatını Kaybeden 33 Yurttaşımız
Muhlis Akarsu - 45 yaşında, sanatçı
Muhibe Akarsu - 35 yaşında, Muhlis Akarsu'nun eşi
Gülender Akça - 25 yaşında
Metin Altıok - 52 yaşında, şair, yazar, felsefeci
Mehmet Atay - 25 yaşında, gazeteci, fotoğraf sanatçısı
Sehergül Ateş - 30 yaşında
Behçet Sefa Aysan - 44 yaşında, şair
Erdal Ayrancı - 35 yaşında
Asım Bezirci - 66 yaşında araştırmacı, yazar
Belkıs Çakır - 18 yaşında
Serpil Canik - 19 yaşında
Muammer Çiçek - 26 yaşında, aktör
Nesimi Çimen - 62 yaşında, şair, sanatçı, üç telli curanın son ustası
Carina Cuanna Thuijs - 23 yaşında, Hollandalı gazeteci
Serkan Doğan - 19 yaşında
Hasret Gültekin - 23 yaşında şair, sanatçı
Murat Gündüz - 22 yaşında
Gülsüm Karababa -22 yaşında
Uğur Kaynar - 37 yaşında, şair Emin Buğdaycı -18 yaşında şair.
Asaf Koçak - 35 yaşında, karikatürist Koray Kaya - 12 yaşında Menekşe Kaya - 15 yaşında
Handan Metin - 20 yaşında
Sait Metin - 23 yaşında
Huriye Özkan - 22 yaşında
Yeşim Özkan - 20 yaşında
Ahmet Özyurt - 21 yaşında
Nurcan Şahin - 18 yaşında Özlem Şahin - 17 yaşında Asuman Sivri - 16 yaşında
Yasemin Sivri - 19 yaşında
Edibe Sulari - 40 yaşında, sanatçı
İnci Türk - 22 yaşında
33 kişinin dört duvar arasına hapsedilerek yakılmasını, dışarı çıkanların ise linç edilme durumunu Türkiye adaleti hukuk-kanun yapısı ve mevcut siyasi diktatörlük SUÇ ONURSUZLUK olarak görmedi... Bence bu akepe siyasi diktatörlüğününSUÇU ONURSUZLUĞU VE AYIBIDIR...
SİVAS TA YAPILANLAR İNSANLIK SUÇU VE AYIBIDIR... Bunu kabul etmeyen akepe diktatörlüğü utanmalıdır...
Bekir Coşkun sivas katliamı ile ilgili yazısını ekliyorum:
1938… Dersim olayları zamanaşımına uğramadı…
Badem soruyor hesabını…
1945’te savaş yıllarında ekmeğin karne ile verilmesi zamanaşımına uğramadı…
Karne mühürlü sararmış nüfus cüzdanları zulasında, arada bir çıkartıp gösteriyor…
27 Mayıs 1960, zamanaşımına uğramadı…
12 Mart 1971, zamanaşımına uğramadı…
*
Kenan Evren evde yargılanmayı bekliyor…
33 sene geçti…
Zamanaşımına uğramadı…
*
Ama 19 yıl önce 35 kişiyi otel odalarına doldurup yakanların suçları zamanaşımına uğradı, dün dava düştü…
Başbakan “Memleketimiz için, ülkemiz için hayırlı olsun” dedi…
Sanki okul açtı…
Ya da sanki hastane temeli atıyor…
*
Madımak suçlularını savunanların avukatlarının tümü AKP’den milletvekili oldular…
Firardaki suçlular yakalanamadı…
Bu arada karakola gitti, iyi hal kâğıdı aldı, ehliyet çıkarttı, araba aldı…
Canları odalara kapatıp sevinç çığlıkları ile yakmanın “insanlık suçu” olmadığını mahkeme kararına bağladınız ya…
Keşke insan yakmayı “insanlık onuru” da saysaydınız utanmadan…
-------
Haksızlığa karşı ilk mücadele veren ve bu uğurda bile bile, gelecek nesiller adına kendini feda eden kimdir? Bu hak fedaisinin amacı ve emeği nedir? Utanmadan arlanmadan hayasızca İslam Dinini kendilerine kılıf susturucu eylemiş olanlar, ağızlarından burunlarından salyalar akıtarak yukarıda sorduğum kişileri ağızlarına alırlar... Ne kadar yazık! Hz. Hüseyin ve onun yolundan ilerlemiş olanların kemiklerini ahirete gününe kadar sızlatıyorlar! Haksızlığa mantıksızlığa ahlaksızlığa karşı mücadele etme, karşısında durmak için yollara dökülenlere bu uğurda hayatını kaybedenlere benden şahsım adına yani küçücük bir teşekkür. Eywallah Yurttaşlar!
Genç arkadaşlar bilmez bu vuruş tsubasaya aittir... Top kaleye çizgi dizinin 4 dakikasında havada süzülerek kavisler çizerek ateşler dumanlar çıkararak yönelir, arada da rakip takım ve tsubasanın oynadığı takımdaki oyuncularının garip sesler çıkardığı surat ifadelerinin şaşkın endişeli duruşlarına yönelir-gösterir... Top en sonunda muhtemelen kaleciyi de içeri sokarak gol olur...
Obama geldiğinde, sayın ahalimiz yalakalık yarışına girmiş; kimisi kurban kestirmiş, kimisi baston, kemençe, seccade hediye etmiş, Beyşehirli balıkçılar da, Beyaz Saray’da buğulama yapsın diye, air force one uçağına 6.5 kilo “sazan” göndermişti… İyi, güzel de, balıklar yolda kokmaz mı sorusuna, bi şeycik olmaz, “strafor” kutularda buzladık cevabını vermişlerdi.
*
E bakıyoruz bugün…
*
Strafor fikri pek beğenilmiş olsa gerek ki… Gölge CIA olarak bilinen küresel istihbarat örgütü “Stratfor” kutulamış kutulamış göndermiş bizim “sazan”ları!
*
WikiLeaks bi yayınladı.
Buzları çözülüverdi.
*
Kimisi “asabi şahsiyetin danışmanını ayarladım, aman deşifre olmasın, ne istersek yapıyor” diyor. Kimisi “bülbülüm genel başkan yardımcısı oldu, şahane ötüyor” diyor.
*
Kimisi “sarı basın kartlı” gazteci yemlemiş, köşesinden olta atıyor. Kimisi tek tek uğraşmamış, komple gazte bağlamış, “raporu gönderdim, yarın aynen basacaklar” diyor.
*
Kimisi gönüllü olmuş, sevabına satıyor… Mesela, Genelkurmay’da görevli bi subayla öğle yemeği yemişler, daha tatlıya bile geçmeden, “memnuniyetle istihbarat veririm” demiş.
*
Kimisi de parayla satıyor…
“Muhafazakâr” kimliğiyle tanınan, “güvenlik” konusunda uzman bi profesörümüze 1666 dolar ödenmiş. Tahminim, 1670 verip, 4 dolar para üstü aldılar şerefsizden… Olsun gari. Taş atmış da kolu mu yorulmuş, memleketin “muhafaza”sını satıp, neticede “kâr” etmiş!
*
Ne kamu kuruluşu kalmış sızmadıkları, ne de bakanlıklar… “Ben satarım, ben daha iyi satarım, ben ucuza satarım, ben bedavaya satarım” diye kuyruğa girmiş arkadaşlar.
*
Hatta…
Harcıraha bile gerek kalmıyormuş artık… Göze girip, Amerikan ajanlığına kabul edilmek için, şoför ve makam otomobili ayarlayanlar bile oluyormuş. Havalimanında karşılıyorlarmış.
II. dünya savaşının son günleri, mussolini ve manitası partizanlar tarafından yakalanır; idam edilirler... Leşleri ertesi gün bulunur... Sonrasında italya da mussoloni taraftarları avı başlanır... İtalya yı alaman batağına sürükleyen en-nihayetinde italyanın mağlub olarak abd işgaline uğramasına sebep olan taraftarlar yakalanır idam edilir, baş aşağı sallandırılırlar...
376 gün sonra gelen adalet, adaletmidir? En azından gelmiş olduğununa mı sevinmeli? Kendimizi avutmak için mi bunları söylüyoruz? Ahmet Şık ilk açıklamalarında cemaat-akepe tayfasının tecavüzcülükle vb suçlarla :D atfettiği insanların rakamlarını verdi... 6000 üniversite öğrencisi! Bunlar akepe nin ülkemize sürdüğü kara lekeler çamurlar! Hafif cilalatılarak biraz parlatılarak üstlerinde fazla durulmadan! korkutularak tahliyeler geçiştirildi...
Nedim Şener, Ahmet Şık, Coşkun Musluk ve Sait Çakır tahliye edildi...
İşin ilginci görsel medya bu olayı, özellikle ahmet şık ın açıklamaları ya atladı yada kesti... Cemaate çete-örgüt yakıştırmalarını korktuklarından altını çizerek veremediler... Hatta bu fotoğrafı aldığım hürriyet bile ahmet şık ın altının çizilmesi gereken açıklamalarını yazılı olarak doğru düzgün vermemiş.
Yazıklar olsun!
Nedim Şener 376 gündür özlemini duyduğu ''kızını okula götürmeyi'' sonunda tüm engellemelere tüm cemaat terörizmine rağmen sonunda başardı!
“Ve burada adalet ne zaman sağlanacak” diye soran Şık, şunları söyledi: “Bu komployu kuran, yürüten polisler, savcı ve hakimler bu cezaevine girecek, burada ben ant içiyorum hepinizin önünde. Burada çok net bir şey söylüyorum. Bu işin sorumluları cemaat bağlantılı. Burada cemaatçi olan herkesi suçlamıyorum ama cemaatçi olup da bir çete faaliyeti gibi çalışan emniyetteki ve yargının içindeki bürokratik örgütlenme içindeki adamlardır, bunun asli sorumluları. Ama siyaseten sorumlu da AKP hükümetidir. Bunlara cevaz verdiği için, sesini çıkarmadığı için. Ama herkes şunu bilsin. Bunca baskı ve zulümden, o iktidarın korktuğu ama bizim de özlemini duyduğumuz ve mücadelesini sürdürmeyle devam edeceğimiz bir hayat çıkacak”
Tav işletmecisi denen hain kurum, hisselerinin 800 milyon dolarlık kısmını ''fransızlara'' sattı; bu ülkenin çivisini akepe çıkardı, memleketin kökünü kuruttular, devlet satarsa özel işletmeler neden satmasın? Almak zarar kurmak zarar, ama en karlısı satmak! Bu ülkenin milli hiçbir değeri olmayacakmı? Bu ülkenin yerel kaynakları kendi gücü, kendi yağında kavrulmayacakmı? Müstemleke valilerinin ellerinde bir vatan 10 küsur senedir heba oldu, tarumar edildi... Soysuzlaştırıldı, ajanlaştırıldı mandacı hale getirildi!!! Bunların tüm sorumlusu akepe hükümetidir!
akepe siyasi şeysi sonunda, tüm terörize anti-sosyal anti-demokratik roma ayak oyunlarını sergileyerek ''resmen siyaseti-demokrasiyi-hukuku terörize ederek'' 4+4+4 şeriat planını ''komisyonlarından'' da geçirdi... Artık nezaman demokratik-hukuk-cumhuriyet rejimini yıkacaklarına kadar geldik, nezaman ülkeyi abd mandasına sokacak fikirlerine kadar geldik! Yıllardır oynadıkları sinsi irticai plan son noktalarına kadar geldi çattı, eğitim sistemindeki radikal teröristlikleriyle de irticai eylem planlarına bir adım daha yaklaşmış oldular... Eğitim planlarındaki bu adım ile kısa vadede beyinleri siyasal-terörize edilmiş-islam safsatalarıyla doldurulmuş tinerci olmayan ama terörist birer dinci haline sokulmuş yarı abd-israil muhbirleriyle yollarına aralıksız kesintisiz devam edecekler...
Gerçekte bu siyasi bilmemne-nin eğitimin kalitesiyle oluru-olmazlarıyla da alakaları yok! ülkenin ileri gelen eğitimcileri bu uygulamanın aşırı kalkınmış batı ülkelerinde dahi uygulanmadığını, bunun sonuçlarının beklenenin aksine olacağını haykırsalarda! değişen hiçbir halt olmadı!
Çünkü siyasi bilmemne-nin amacı zaten eğitimin kalkındırılmasından çok eğitimin kendi siyasi çetelerine vaadedeceği siyasi çeteleşme, ülkenin gerisine rejim değişiklikliğiyle abd nin ''ılımlı islam'' ''yeşil hat'' oyunlarına yönelik terörize edilmiş grupların kendi irticai idolojilerindeki küçük orduların hazırlanması...
Facebook hekleyen lamerlerin, bilgisiz kullanıcıları avlarken kullandığı aciz ve basit taktiklerinden bir tanesi, ve bunuda yaparlarken milletin duygusallağını kişiliksizliğini, muhbir-ajanlığını kullanmaktan çekinmiyorlar...
Ajan kılıklı milletimiz bu tarz birlik-beraberce davranışları pek sever... Fakat okadar gazeteci asker zindanlara doldurulmuşken, üniversite öğrencileri konser bileti satıyorlar diye içeri atıldığında! abd piçinin kafasına çuval geçirmek istediklerinde ise 16 yıl ile yargılana bilmekteler... Memleket tamamen özelleştirilerek birilerine özellikle yahudilere abd lilere avrupalılara peşpeşlenirken neredeler?
Memlekette suni yahudi düşmanlıkları icad edilirken ! arkasından memleket yahudiye satılırken neredeler? Böyle dangalak ajan milletin başına bunlar az bile ya aradan MİLLETİNİ SEVEN MİLLİYETÇİLER zarar görüyor...
3.4. resimler de vardı kararsız kaldım, eksiklikler mevcut olsa da yapacak bişey yok... Etkin Ps uygulamalarına aşinalığım pekte fazla değil... Vs, Vs!